Güncel
Avrupa tıbbının Osmanlı’ya girişi hediye bir sandıkla başlamış
Tıp eğitim-öğretimi için gereken hoca, kitap, dergi, süreli yayın ve aletlerin Avrupa’dan getirtilmesine karar verildi.
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu, Avrupa’daki teknolojik, bilimsel ve askeri sahadaki ilerlemelerden faydalanmak amacıyla yeni eÄŸitim müesseseleri kurma yoluna gitti. Bu müesseslerin ihdas edildiÄŸi alanlardan biri de “Tıp”tı. Osmanlı’da modern anlamda tıp eÄŸitiminin baÅŸladığı XIX. yüzyılda, ilk olarak, Ocak 1806’da “Tersane Tıbbiyesi” adlı bir tıp mektebi açıldı. Tıp eÄŸitim-öÄŸretimi için gereken hoca, kitap, dergi, süreli yayın ve aletlerin Avrupa’dan getirtilmesine karar verildi.
Tersane bünyesindeki bu ilk modern tıp okulunun faaliyetleri kısa sürmüÅŸ olsa da bu süreçte Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nda modern tıp eÄŸitiminin kurucusu olan “Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi” ve modern Avrupa anatomi bilgisini aktaran “Åžanizade Mehmed Ataullah Efendi” gibi ÅŸahsiyetler yetiÅŸti. Ä°stanbul’da “Tersane Tıbbiyesi”nin açılışından yaklaşık yirmi yıl sonra, 1827’de ordunun tabib ve cerrah ihtiyacını karşılamak için “Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi” önderliÄŸinde “Tıphane-i Amire” adında yeni bir tıp mektebi faaliyete sokuldu. Bunu, 29 Ocak 1832’de “Cerrahhane-i Amire” takip etti. 1838 yılına gelindiÄŸinde ise bu iki mektep birleÅŸtirilerek “Mekteb-i Tıbbiye” adını aldı.
Ä°ÅŸte bu müesseseleÅŸmenin baÅŸladığı ve Osmanlı tıbbının, yeni ihdas edilen eÄŸitim kurumlarıyla DoÄŸu’dan Batı’ya doÄŸru döndüÄŸü dönemde, Avrupa’da kullanılan tıbbi donanımların Osmanlı ülkesine ihracı meselesi, önemli gündem maddeleri arasındaydı. BaÅŸbakanlık Osmanlı ArÅŸivleri’nde, Miladi 12 Temmuz 1828 tarihli ve BOA. HAT, 1201/ 47157 fon koduyla kayıtlı bir belgeden anlaşıldığına göre, bu meseleden haberdar olan Avusturya Ä°mparatoru, “Tıphane-i Amire” için gerekli cerrahi aletlerin her türünden bir sandık hazırlatarak mektebe hediye etti. Sultan II. Mahmud ise buna mukabil memnuniyetini ifade ederek: “Ä°nÅŸallah bunları kullanacak üstad cerrahlar Tıphane-i Amiremiz’de yetiÅŸir” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu sandığın gönderiliÅŸi ise, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin Bab-ı Ali’de, mektebe gereken cerrahi aletlerinin alınması konusunda görüÅŸ-alışveriÅŸinde bulunması sonucu gerçekleÅŸti. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi, Avusturya Elçilik Tercümanı Hosar’a, Tıphane-i Amire’de kullanılmak ve bedeli ödenmek suretiyle Avusturya’dan cerrah aletleri getirilmesi konusunu açtı. Tercüman Hosar da konuyu elçiye iletti. Avusturya elçisi de durumu Viyana’ya yazıp, Avusturya Ä°mparatoru da bundan haberdar olunca, cerrahi aletlerin her çeÅŸidinin bulunduÄŸu bir sandığı, elçilik vasıtasıyla hediye olarak Sultan II. Mahmud’a gönderdi. Ayrıca bu sandıktaki numunelere göre “Tıphane-i Amire” ve “Asakir-i Mansure-i Åžahane”leri için hangi çeÅŸit aletten ne kadar takım talep edilirse Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi tarafından kendilerine bildirilmesi durumunda göndereceklerini ifade etti.
Bu teklife karşılık Sadrazam ise, Viyana’dan taşınabilir cerrah araçları takımlarının getirilmesi konusunun Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi ile müzakere edileceÄŸini, sandığın ise pek kıymetli türden bir hediye olmamakla birlikte Avusturya Ä°mparatoru tarafından gönderildiÄŸi için padiÅŸahın memnuniyetini ifade etmesi ve Tercüman Hosar’a da bir tane lahur ÅŸal hediye verilmesi düÅŸüncesini Sultan II. Mahmud’a iletti. Sultan II. Mahmud da belgede ifade edildiÄŸi üzere: “Benim vezirim iÅŸbu takririn ve sandık-ı mezkur ile elçi-i mersumun tezkiresi manzur ve malum-ı hümayunum olmuÅŸdur. Vakıa alat-ı mezkure pek temiz ÅŸeylerdir. Ancak lazım olan bunların celbi icabında istimalini bilüp ana göre icrasına bakmakdır. Ä°nÅŸallah bunları kullanacak üstad cerrahlar Tıphane-i Amire’mizde yetiÅŸür. Ä°mparator-ı müÅŸarun ileyhin izhar-ı hulus ve müvalat marazında göndermiÅŸ olduÄŸundan mahzuziyet-i ÅŸahanemizi mucib olduÄŸu hizmet-i riyasetden elçi-i mersuma iktizasına göre ifade ve Tercüman Hosar’a dahi taltifen bir aded lahur ÅŸal ita oluna ve tekrar Beç’den ustuclar celbi hususu dahi hekimbaşı efendi daimiz ile bilmüzakare iktizasının icrasına ibtidar olunsun sandık-ı mezkure tarafına iade olunmuÅŸdur.” Åžeklindeki kararını bildirdi.
Åževketlü, kerametlü, mehabetlü, kudretlü, veliyy-i nimetim, efendim, padiÅŸahım;
Hekimbaşı daileri geçende Bab-ı Alilerinde reis efendi kullarının odasında iken Tıphane-i Amireleri lazımesiçün cerrah alatı tedarüki sohbeti açılarak Nemçe tercümanı Hosar dahi ol hilalde hizmet-i riyasete gelmiÅŸ olduÄŸundan efendi-i müÅŸarün ileyh daileri Tıphane-i Amirelerinde istimal olunmak içün akçesiyle Beç’den cerrah alatı celb olunması hususunu tercüman-ı mersuma ifade etmiÅŸ ve tercüman-ı mersum dahi elçisine bi’l-ifade keyfiyet-i Beç’e yazmış ve keyfiyet Avusturya Ä°mparatorunun malumu oldukda alat-ı cerrahiyenin her nevinden olarak bir sandık tanzim etdirüp zat-ı hümayun-ı mülukanelerinin müceddeden ihya buyurdukları Tıphane-i Amirelerinde istimal olunmak üzere hediye olarak takdim olunmasını elçisi mersuma sipariÅŸ etmiÅŸ ve ol dahi bir kıta tezkiresiyle hizmet-i riyasete göndermiÅŸ ve hüsn-i kabul-i ÅŸahanelerine karin buyrulmasını Tercümanı Hosar vasıtasıyla reca ederek iÅŸbu numuneye göre Tıphane-i Amire ve asakir-i ÅŸahaneleriçün kangı nev alatdan her ne mikdar ustuc istenilir ise efendi-i müÅŸarün ileyh daileri tarafından kendilerine lede’l-ihbar mahallinden celbine ibtidar edeceklerini ifade ve ityan eylemiÅŸ ve tezkire-i mezkure tercümesiyle maan takdim-i hak-i pay-i meali-ihtiva-yı mülukaneleri kılınmış olmaÄŸla tekrar Beç’den ustuclar celbi hususu efendi-i müÅŸarünileyh daileriyle bilmüzakere iktizasının icrasına ibtidar olunacağı ve zikr olunan sandık her ne kadar la-ÅŸey makulesi ise de taraf-ı eÅŸref-i ÅŸahenelerine imparator-ı müÅŸarünileyh izhar-ı hulus ve müvalat marazında göndermiÅŸ olduÄŸundan taraf-ı hümayun-ı mülukanelerinden dahi mahzuziyet izharıyla hizmet-i riyasetden elçi-i mersum tarafına iktizasına göre ifade olunması ve zikr olunan takaddümeyi Bab-ı Ali’lerine getiren tercüman-ı mersum Hosar’a taltifen bir aded lahur ÅŸal itası hususları muvafık-ı irade-i seniyye-i mülukaneleri buyurlur ise mukteza-yı münifi icrasına ibtidar olunacağı muhatı ilm-i alem-ara-yı ÅŸehinÅŸahileri buyruldukda emr ü ferman ÅŸevketlü, kerametlü, mehabetlü, kudretlü, veliyy-i nimetim, efendim padiÅŸahım hazretlerinindir.
Emre Gül/ Dünya Bülteni/ Tarih Dosyası
KAYNAK: http://www.dunyabulteni.net/haberler/308854/avrupa-tibbinin-osmanliya-girisi-hediye-bir-sandikla-baslamis
Henüz yorum yapılmamış.